DOLAR
32,35 +0.29
EURO
35,13 -0.02
ALTIN
2.307,18 +1.30
BIST
9.080 +3.10
BITCOIN
70.761 +2.26
12
26.01.2020, 21:48 125

Türkiye Ekonomisinde EYT

46 yaşında emekli olan Sayın Cumhurbaşkanımızın, “Dünyanın hiçbir yerinde 38 yaşında emekli olmak diye bir şey yok, hiçbir bütçe bunu kaldıramaz, erken emeklilik isteyenler ülke ekonomisine zarar vermek isteyenlerdir” şeklindeki ifadesi üzerinden, EYT (Emeklilikte Yaşa Takılanlar)‘a biraz açıklık getirmeye çalışalım.

Konunun anlaşılması açısından ‘Emeklilik’ ve ‘Takılan Yaş’ı belirtmek durumundayız.

Emeklilik: En az 9000 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması şartıyla kadınların 58, erkeklerin ise 60 yaşını doldurmaları sonucu yaşlılık aylığına bağlanması anlamına gelmektedir. Fakat 5510 sayılı kanunun 4'üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için prim gün sayısı şartı 7200 gün olarak uygulanır.

Yaşa Takılmak: Emekli olmak için gerekli asgari iş gününü tamamladıktan sonra yasaya göre emekli olabileceğiniz yaşı beklemeniz gerekiyor. Bu bekleme süresi, Yaşa Takılmak olarak isimlendiriliyor.

‘Yaşa Takılmak’ bugüne kadar yoktu da nasıl oluyor da son zamanlarda ortaya çıkıyor, sorusu herkes tarafından merak ediliyor. Bu konuyu şu şekilde ifade etmemiz mümkündür:

8 Eylül 1999 tarihine kadar emeklilik için iki şart vardı. Birincisi sigortalılık süresi (kadınlar için 20, erkekler için 25 yıl), ikincisi de 5000 günlük prim ödeme gün sayısı.

Bu tarihten sonra üçüncü bir şart daha geldi: Yaş şartı. 8 Eylül 1999 tarihinden önce işe girenler için kadınlarda 40 ile 58, erkeklerde ise 44 ile 60 yaş aralığını bekleme zorunluluğu getirildi. Bu durum Emeklilikte Yaşa Takılanları ortaya çıkardı.

*Not: 17 Nisan 2008 tarihinde yapılan 5510 Sayılı Kanun değişikliğiyle birlikte kadınların 58, erkeklerin ise 60 yaşını doldurmuş olmaları ve en az 9000 gün sigorta primi yatırması zorunlu kılındı. 5510 Sayılı kanunun 4'üncü maddesinin (a) bendinde 7200 gün yeterli görülüyor.

Peki emekliliğin Türkiye ekonomisine maliyeti ve emeklilik bekletilirse bu vatandaşların ekonomiye katkısı ne olacaktır?

2018 yılı sonu itibarıyla Türkiye'de Emeklilikte Yaşa Takılanlar'ın (EYT) sayısı 5 milyon 954 bin 225 kişi olarak açıklandı. Yani yaş bekleme şartı olmasaydı 6 Milyona yakın vatandaşımızın emekli olması demekti bu durum. Ortalama 1600 TL ödeme yapılacağı göz önünde bulunulduğunda, 6 milyon kişiye 1600 TL’den her ay ödenecek maaş toplamda 9,6 milyar TL olarak karşımıza çıkıyor.

Bunun dışında normal şartlarda emekli olan vatandaşı da kattığımızda Türkiye’nin ekonomik programına 10 Milyar TL’lik ek bir kaynak ayırması gerektiği sonucuna varıyoruz.

Yıllık olarak da 12*10 milyar TL’den 120 milyar TL kaynak demek olduğunu hepimizin görmesi gerekiyor.

*Tabi yine de faiz için ayrılan para kadar değil.

Numan Kurtulmuş’un, "O konu kapanmıştır. Bugünkü şartlarda Türkiye'nin kaldırabileceği bir yük değil'' açıklamasını doğru buluyor ve kendisine hak veriyorum. Türkiye'yi bu hâllere düşürenleri de esefle kınıyorum. Çünkü 2020 bütçe programını, 2020 gelir beklentisini ve 2019 bütçe açığını birlikte incelediğimizde Türkiye ekonomisi, EYT için bir kaynak oluşturmaktan acizdir.

Bir sosyal güvenlik sisteminin mali bakımdan ayakta durabilmesi için aktif/pasif sigortalı oranının asgari 4 olması gerekir. Yani her 4 çalışan 1 emekliye bakabilmelidir.

Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) verilerine göre, Türkiye'de 12,5 milyon kişi devletten emeklilik maaşı, malullük ücreti, ölüm aylığı, dul ve yetim maaşı alıyor. Buna karşın SGK'ye prim ödeyen çalışan sayısı ise 22,5 milyon civarındadır. Bu sayıları göz önüne aldığımızda Türkiye’de her 1.8 çalışanın primlerinden 1 emeklinin maaşı ancak ödeniyor. Bu durum emeklilik yaşının yüksek olmasındaki temel etkenlerdendir.

6 milyona yakın EYT mağduru emekli olursa, “Bu durum bize 6 milyonluk işsiz vatandaş için bir istihdam imkânı olduğu anlamına gelir” diyenler olacaktır ama yanılıyorlardır, çünkü 1600 TL maaşla geçinilmeyeceğinden emekli olanlar ek iş için yine çalışmaya devam edeceklerdir. Dolayısıyla istihdam için bir artısı olmadığı gibi, devlete yük olacaklardır. Emekli olunmadan çalışılmaya devam edilirse üretimdeki etkileri devam edecek ve ödenecek olan primlerle bir kaynak oluşturmaya katkıda bulunacaklardır.

Ancak kanunda yapılan son değişiklikte büyük bir sorun gözümüze çarpıyor.

Çalıştıkça emekli aylıkları da düşecek

İlginçtir, çalışanları daha geç yaşta emekli etmeye çalışan hükümet, üstüne üstlük çalıştıkça emekli aylıklarını da düşürüyor. Şöyle ki; 1 Ekim 2008 tarihinden sonra prim ödenen her ay için ilerde alınacak emekli aylıkları 2’şer lira düşüyor. Böyle bir durumda, çalışan çalışmayıp yaş beklese gelir kaynağı olmayacağı için aç kalacak, çalışır ve prim ödemeye devam ederse emekli maaşını kendi ödediği primlerle düşürmüş olacak. Tam bir paradoksun içinde buluyor kendini çalışanlar.

Yaş beklenmeden emekli olmanın birkaç yolu var aslında. Bu yolların ne olacağına ve şartlarına da değinerek EYT mevzusunu nihayete erdirmeye çalışalım:

Doğum borçlanması 

Doğum yapmadan önce sigortalı çalışan kadınlar, doğum borçlanması yoluyla erken emekli olabilirler. Doğum yapan kadın her çocuğu için iki yıl borçlanabilir. Fakat çocuğu doğurduktan sonra sigortasına herhangi bir prim işlenmemesi şartı vardır. Ve borçlanma üç çocuk ile sınırlıdır.

Evlat edinme yoluyla doğum borçlanması

İki yaşından küçük bir çocuğu evlat edinen kadınlar erken emekli olma hakkı kazanmış olur.

Engelli çocuk sahibi olma sebebiyle erken emeklilik

Sürekli olarak bakıma muhtaç engelli çocuğu olan kadınlar SGK'ye başvuruda bulunup erken emekli olabilmesi mümkündür.

Askerlik borçlanması

Askerliğe başlamadan önce sigortalı bir işte çalışan kişiler askerlik borçlanmasından faydalanabilir.

3600 gün primi tamamlama şartıyla emeklilik

15 yıl sigorta priminin yatmış olması, 3600 gün prim yatırılması ve 8 Eylül 1999 tarihinde sigorta başlangıcı olma şartını yerine getiren herkes, yaş beklemeden emekli olabilir. Alacağı emekli maaşları ise en düşük 800 TL, en yüksek 1600 TL aralığındadır.

Sonuç olarak erken emeklilik durumlarından 3600 prim tamamlamak yoluyla çalışanların, emekliliği istemesi için bir sebep bulunmamaktadır. Zira alınacak olan emekli aylığı bir ev kirasını bile karşılamayacaktır. Hatta bu ay itibariyle yapılan zamlardan sonra gelen elektrik veya doğalgaz faturasını bile ödemeye yetmiyor. Dolayısıyla emekliliğe ayrılan her çalışan, ek iş yaparak hem devlete yük olmuş olacak (Emekli olması sebebiyle) hem de ek işte kayıt dışı çalışarak (çünkü yasal olarak çalışan bir emeklinin ücretinde kesintiler yapılır) istihdam ve işsizlik noktasında ciddi sorunlar doğuracaklardır. 

Bir ülke bütçe planlamasını üretime yönelik yapmıyorsa,
En önemli dört bakanlığının bütçede alacağı paydan daha fazla payı faize döküyorsa,
Mevcut dış borç stoku, vergi gelirlerinin %25-30’una eş değerse,
Mevcut merkezi borcunun yarısı kadarı döviz şeklinde ise,
Resmi rakamı %11,84 ama etkisi %35-40 olan enflasyon olan bir ülke ise
-ki Türkiye böyle bir ülkedir-  üzülerek ifade ediyorum ki erken emekliliği kabul etmek iflas etmekle eşdeğerdir.

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
Günün Karikatürü Tümü

Günün önemli haber ve videoları WhatsApp kutunuzda! Telefon numaranızı yazın, hemen abone olun...

12
az bulutlu
Puan Durumu
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Namaz Vakti 28 Mart 2024
İmsak 05:07
Güneş 06:32
Öğle 12:59
İkindi 16:29
Akşam 19:15
Yatsı 20:35

Gelişmelerden Haberdar Olun

@