DOLAR
32,54 -0.06
EURO
34,82 -0.17
ALTIN
2.435,70 +0.23
BIST
9.723 +0.81
BITCOIN
65.100 -2.08
12

Osmanlı karşıtı dizi

Ortadoğu’da diziler üzerinden büyük bir tarih ve güç savaşı yapılıyor. Diriliş Ertuğrul’a karşı Birleşik Arap Emirlikleri’nin destek verdiği Ateş Sultanlıkları dizisi çıkarıldı.

SİNEMA 04.03.2020, 13:57 04.03.2020, 23:11
Osmanlı karşıtı dizi

Ortadoğu’da sadece silahlı savaş yapılmıyor. Aynı zamanda diziler üzerinden büyük bir bilinçaltı savaşı veriliyor. Uzun yıllardır Türk dizilerinin etkin olduğu Arap coğrafyasında, Türk dizilerine karşı bir savaş açılmış durumda. Özellikle son zamanlarda Birleşik Arap Emirlikleri’nin desteğiyle Osmanlı’yı kötüleyen diziler yapılmaya başlandı. Son olarak Diriliş Ertuğrul dizisine karşı Ateş Sultanlıkları dizisi yapıldı.

Bilindiği üzere Türk dizileri, Amerikan dizilerinden sonra dünya geneline en çok ithal edilen diziler arasındadır. Aynı zamanda kitleler üzerinde de büyük bir etkisi var. Özellikle Arap coğrafyasında Türk dizileri büyük bir ilgi görmektedir. Bundan dolayı farklı grupların birbirleriyle çatıştığı bu kanlı coğrafyada siyasi ve dini tartışmaları da artırmaktadır. Türk dizilerinin etkisini kırmak isteyen Arap dizi dünyası, son zamanlarda hareketlenerek yeni diziler üretmeye başladı.

Arap ülkelerinin yöneticileri, siyasi ve silahlı gruplara karşı sempatiyi azalmak, bireysel kurtuluşa odaklanan tasavvufi hareketler oluşturmak, Arap milliyetçiliğini yeniden hareketlendirmek ve Türkiye dizilerinin Arap dünyasındaki etkin gücünü kırmak için milyarlarca dolar paralar yatırarak dini, siyasi ve tarihi içeriklerle dolu yeni diziler üretmeye başladı.

2019 yılında Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) desteği ile Suriye’de üç önemli dizi çekildi. Bu dizilerden biri büyük mutasavvıflardan Muhyiddin İbn Arabi’nin hayatını anlatan Makamat el-Aşk, bir diğeri Hallac-ı Mansur’un hayatını anlatan el-Aşık dizisi, diğeri ise Müslüman Kardeşler’in (İhvan) ne kadar ‘şeytani’ bir örgüt olduğunu anlatan Kurtlar Kocadığında (Indama Taşeeh el-Zi’ab) dizileridir. Bu dizilerin üçünde de siyasi ve tarihi mesajlar bulunmaktadır. Amaç bölgedeki etkin ve aşırı güçlerin etkisini kırmaktır.

BAE tarafından desteklenen ve Türkiye’de büyük bir tartışma konusu olan, Ateş Sultanlıkları (Mamalik en-Nar) adlı tarihi dizi oldu. Bu dizi Osmanlı’nın bölgedeki olumlu algısını yıkmak, Arap milliyetçiliğini tetiklemek ve Türk dizilerindeki tarihi sahnelerin ‘çarpıtma’ olduğunu ifşa etmek için yapıldı. Dizinin konusu ise Memlüklerin Osmanlı ile olan mücadelesini kapsıyor.

Diriliş Ertuğrul dizisinin karşısına çıkarılan Ateş Sultanlıkları dizisi üzerinden Türk-Arap rekabetini işleyen çok yazı kaleme alındı. Bu yazılardan ve yorumlardan biri de Fransa’da bulunan Lyon Araştırmalar Enstitüsü (IEP) siyaset bilimi doktoru Mustafa Beysuni’den geldi.

Türk ve Arap televizyon dizilerinin Ortadoğu’daki halklar üzerinde siyasi ve tarihi bir güç elde etmek için kıyasıya bir yarış içerisinde olduklarına değinen Beysuni, iki tarafında kendi tarihlerini mübalağalı bir şekilde verdiğini, karşıdakini ise kötülediğini belirtiyor.

Diziler siyasi mesajlar içeriyor

Suudi pan-Arap MBC kanallarında yayınlanan yeni BAE büyük prodüksiyonu Ateş Sultanlıkları dizisi, medya üzerinden siyasi rekabet mantığını gözler önüne seriyor. Türkiye ile Arap ülkeleri arasında yükselen ciddi kriz bu diziler üzerinden okunabiliyor. Gerek Türkiye gerekse Arap ülkelerinde tarihi konular, devlet destekli büyük medya şirketlerince finanse edilen televizyon başyapıtlarının senaryolarının dayanağı olarak hizmet ediyor. Siyasi mesajlar, bu dizileri, bölgesel rakipleriyle yarışan rejimlerin propaganda kampanyasının bir parçası kılıyor. Bunlar, Devletin âlî menfaatleriyle uyumlu bir tarih versiyonunun popülerleşmesinden son derece memnun olan hükümetlerin hizmetinde birer yardımcı araç.”

Diriliş Ertuğrul dizisini de yorumlayan yazar Beysuni, ‘’Türkiye Cumhurbaşkanı’nın övgüsüne mazhar olan Diriliş Ertuğrul dizisi, 10 Aralık 2014-29 Mayıs 2019 arasında beş sezon devam etti ve bu dizi hem Türkiye’de hem de Arapça konuşan izleyici nezdinde son derece başarılı oldu. Sosyal medyada geniş yankı buldu ve birçok genç Facebook profil fotoğrafına Ertuğrul’u koydu. Bamsı Alp karakterinin ölümü Arap kitle üzerinde büyük üzüntü yarattı.’’

Beysuni, Engin Altan Düzyatan’ın Arap dünyasında çok popüler olduğunu, dizinin Arapça dublajının Suriyeli Raşid Assaf ve Muna Vasıf gibi önemli aktörlerin yaptığını dile getirerek daha da popülerleştiğinin altını çizdi. Beysuni, “TRT’nin resmî sitesine göre, dizi bölümleri 2017’de 200 milyon web kullanıcısı tarafından online izlenmiş ve 600 bin izleyiciyle Suudi Arabistan başı çekmiş’’ diyor.

Diriliş Ertuğrul dizisinin Ortadoğu’da böylesine popüler olmasının altında dizideki yüksek heyecan, tarih, şövalyevari kahramanlık ve ̶İslam-Osmanlı kültür ve siyasetinin izlerini taşıyan ̶ eğitim boyutunun bir araya gelmesi gibi sebeplerin yattığını söyleyen Beysuni, “Her şeyden önemlisi, Müslümanların birliğini ̶etnik ve dilsel farklılıkların ötesinde ̶ karizmatik bir liderlik etrafında abideleştirmesi.”

Arap siyasi makamlarının bu dizileri hafife aldığını ve dizilerin etkilerini dillendirmekte geciktiklerini belirten Beysuni, ‘’Mesela Türk basınında “Doğu’nun Brad Pitt’i” diye adlandırılan Kıvanç Tatlıtuğ, Arap izleyiciyi ekranlara çekmekte son derece başarılı olan Nur dizisinde Muhannad rolünü oynadı. Bu dramatik tür; hayat tarzları ve toplumsal cinsiyet ilişkileri açısından Türkiye genelinde ‘modernite’ modellerini popülerleştirirken muhafazakâr Arap toplumlarını, özellikle de Körfez monarşilerini muazzam derecede cezbetti.”

Diriliş Ertuğrul’a karşı Ateş Sultanlıkları

Arap rejimlerinin Türk dizilerine günden güne tepki gösterdiklerini belirten yazar, “1990’lı yıllardan beri Suudi sermaye yatırımlarının yoğunlaştığı bir alan olan pan-Arap yayıncılık aracılığıyla karşı-saldırı gerçekleştirildi. Önce klasik bir sansür biçimi olarak başladı. Ardından Eylül 2014’te Mısır, Erdoğan’ın Temmuz 2013’te devrilen İslamcı Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye desteği ve Mareşal Abdülfettah es-Sissi’ye yönelik düşmanca saldırılarına bir tepki olarak tüm Türk dizilerini yasaklama kararı aldı. Suudi Arabistan da Mart 2018’de aynısını yaptı: Suudi medya imparatorluğunun temel direği olan MBC kanalları Türk dizilerini yayınlamayı durdurdu” dedi.

“Aynı zamanda Arap hükümetleri, Türkiye karşıtı gündemlerini pekiştirmek üzere tarih içerikli televizyon dizilerinin yapımını teşvik etti. Arap ve Müslüman dünya içindeki bu medya rekabetinde BAE başyapıtı Ateş Sultanlıkları 40 milyon dolarlık bir bütçeyle gösterime girdi. Tunus’ta seçkin Arap aktörlerle çekilen bu yeni dizi, Mısırlı senaristler Muhammed Abdülmalik ve Ahmed Nada tarafından kaleme alınıyor ve yönetmenliğini, uluslararası bir teknisyenler ekibiyle iş birliği içinde, İngiliz-Perulu ikili Peter Webber ve Alejandro Toledo yapıyor.”

Yazara göre “Mısır’ın son Memlûk Sultanı Eşref Tomanbay’ın hikayesini ve onun Osmanlı Sultanı I. Selim’e karşı kahramanca duruşunu anlatan” bu diziye eşlik eden “yoğun reklam kampanyası, sanatsal ekibinin ve siyasal destekçilerin niyetlerini açığa vuruyor.”

‘’Nitekim Genomedia Studios’un jeneriklerinde şu ifade geçiyor: “Bir imparatorluğa hükmeden kanlı bir kanun, onları (Osmanlıları) kovalayan bir lanet oldu”. Dizinin fragmanı da -1517’de Ridaniye Savaşı’nda Osmanlılar tarafından yenilgiye uğratılan, esir alınan ve asılarak öldürülen-Tomanbay rolündeki Mısırlı yıldız Halid en-Nebevi’nin heyecanlı sesiyle sona eriyor: “Ey Mısır halkı, direnişiniz bir zaferdir!”

Ateş Sultanlıkları dizisinin içeriği

“14 bölüm Memlûk saltanatının çöküş koşullarını ele alırken, ana vurgu, gerek sahnelerin gerekse diyalogların seçimi itibarıyla Mısır’ın gaddar bir yabancı ordu tarafından işgali temasına dayanıyor” diyen Beysuni şunları ekliyor:

Dizinin senaristlerinden biri “Osmanlı tarihi, tarihî suçlarla dolu” vurgusuyla “Osmanlı saltanatının nimetlerini vurgulayan Türk dizileri”ni eleştirirken, BAE’li yapımcı Yasir Harib de Arap yönetici seçkinlerinin Türkiye’ye karşı husumetini açıkça dile getirdi. Konuşmasında Harib, bu denli büyük ölçekli bir televizyon yapımının ardındaki saikleri şu şekilde açıklığa kavuşturdu: Bu, Türk televizyon yapımlarına bir cevap. Dizi, Kahire mahallelerinin nüfusunu azaltmak için Osmanlıların savaşlarındaki barbarlığını belgeliyor. Çarpıtılan, Osmanlı suçlarının kasıtlı olarak gizlendiği Arap tarihinin bu dönemine ışık tutacak. Önümüzdeki sezonlar, karartmacılıklarını ifşa edecek ve önceki yapımlarda melek olarak sunulan şahsiyetler hakkındaki hakikati gösterecek.

Ateş Sultanlıkları dizisine Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan da tepki geldiğini dile getiren Beysuni, Erdoğan’ın, Yasin Aktay’ın 28 Kasım 2019 tarihli Yeni Şafak gazetesindeki köşe yazısından şu alıntıyı yaptığını söyledi:

(Ateşin Sultanlıkları) Türk dizilerinin Arap dünyasında efsane haline gelen etkisini kırmaya dönük hamlenin bir parçası. Zaten dizi de doğrudan doğruya Osmanlı’yı, Osmanlı nezdinde de aslında bugünün Türkiye’sini açıktan hedef alıyor.

Beysuni, “Bu önemli Türk yetkilinin argümanı, milli tarihî olayları ele alan televizyon yapımlarının milliyetçi imalarını ortaya döküyor. Çünkü Ortaçağ’dan beri Osmanlı Sultanlığı’nın mirası, Ortadoğu’da bugün her zamankinden daha fazla siyasi ve entelektüel tartışmaların bir konusu’’ diyor.

Osmanlı’ya karşı Arap milliyetçiliği

Beysuni yazısını şöyle devam ettiriyor, ‘’Türk dış politikası, -belirli yerel medya kuruluşlarına göre- Türkiye’yi yayılmacılık veya hatta ‘sömürgeci’ ihtiraslar peşinde koşmakla suçlayan Arap hükümetleri için önemli bir stratejik ve güvenlik meydan okuması. BAE Dışişleri Bakanı Enver Gargaş, 10 Mart 2018’de attığı bir tweette, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ortadoğu’daki güç dengesini bozan bölgesel müdahaleciliğinin tehlikelerini şöyle ele almıştı: Türkiye büyük Arap Devletlerine müdahale ediyor ve mevcut hükümetleri şiddetle devirmeyi hedefleyen İslamcı hareketleri destekliyor. Egemenliklerine saygı göstermeyi öğrenmeli.’’

Yazar, ‘’Türkiye’nin Suriye’den Katar’a ve Libya’dan Müslüman Kardeşler’e kadar birçok meselede Arap dünyasının işlerine müdahalesinin bilhassa Mısır ve Suudi Arabistan’la ilişkilerinde giderek artan bir gerilimin kaynağı oldu. Kaotik Libya’daki son gelişmeler, doğalgaz rezervlerinin işletilmesi yarışının bölgesel liderlik rekabetiyle kol kola gittiği Doğu Akdeniz havzasında düşmanlık iklimini daha da alevlendirdi’’ diyor.

‘’Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başbakanı Fayiz es-Serrac arasında 17 Kasım 2019’da imzalanan askeri-güvenlik iş birliği ve deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasını içeren mutabakat muhtırasının komşu Mısır’a ve onun Körfez’deki müttefiklerine meydan okuyor. Arap milli menfaatleri aleyhine Türkiye’nin Ortadoğu’daki güç pozisyonunu artırıyor. 2 Ocak’ta TBMM’den geçen karar uyarınca Türk askeri birliklerinin Libya’ya konuşlandırılması, Arap ve Müslüman dünyanın bu tarafında oyun değiştirici bir etki yapacak ki bu da açık bir bölgesel çatışmaya yol açabilir.’’

‘’Türkiye Cumhurbaşkanı, Arap ve Müslüman dünyasının çatışma alanlarındaki dış politikasını, eski vilayetlerinde İslam Hilafetinin ihtişamını yeniden canlandırma iddiasıyla meşrulaştırıyor. 19 Ekim 2019’da TRT World Forum’daki açılış konuşmasında, kendisine göre Libya, Suriye ve Arap Yarımadası’na büyük müdahalelerini meşrulaştırıcı bir gerekçe olarak “eski coğrafyamızda atalarımızın mirası” vurgusu yapmıştı.’’

‘’Televizyon gösterimlerinin büyük milli kahraman efsanelerinin duygusal sembolizmiyle körüklenerek farklı türlerde iki zıt tezi destekliyor: “Bir yanda Osmanlı İmparatorluğu hatırası yüceltilirken, öte yanda Osmanlı’nın işlediği haksızlık ve adaletsizlikler açığa vuruluyor ve ezilen Arap halklarının bağımsızlık mücadelesi kutlanıyor. Bu tarihi dönem dizileri için muazzam paralar harcanması televizyon üzerinden ‘yumuşak güç’ün önemini gözler önüne seriyor. Ama biz hangi ‘tarih’ten bahsediyoruz?”

“Ateş Sultanlıkları ve Diriliş Ertuğrul, iki Ortadoğu ‘tarih’i arasındaki cepheleşmenin bir örneği. Medyaya ilaveten eğitim sistemleri de, Türkiye’nin Arap dünyasının doğusu ve batısına müdahil olan tavrına giderek daha eleştirel bakan Arap politikalarını destekliyor ve devletler arasındaki bu cepheleşmede taraf tutuyor. Bunun bir işareti de Suudi yönetiminin 22 Ağustos 2019’da tarih ders kitaplarını gözden geçirme kararı almasıydı. Osmanlı İmparatorluğu artık Müslüman Hilafet olarak görülmüyor, artık çocuklara Arap yarımadasında ‘işgalci’ bir devlet olarak sunuluyor. Söz konusu televizyon dizilerinin başarılarının ardından bu, Suudi-Türk krizinin bölgesel çetrefilliğinin bir başka işareti.”

Kaynak: Fikirturu.com

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
Günün Karikatürü Tümü

Günün önemli haber ve videoları WhatsApp kutunuzda! Telefon numaranızı yazın, hemen abone olun...

12
az bulutlu
Puan Durumu
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Namaz Vakti 24 Nisan 2024
İmsak 04:18
Güneş 05:51
Öğle 12:52
İkindi 16:38
Akşam 19:43
Yatsı 21:10

Gelişmelerden Haberdar Olun

@