-->
Mevzu TV | Mevzu sadece haber değildir.
2021-03-11 13:15:36

Tarih değil hatalar tekerrür ediyor!

Mustafa Akif Ekşi

11 Mart 2021, 13:15

Tarih; belirli ambargoların üzerinden kaldırılması halinde tüm fedakârlıkları ve ihanetleri vesikalar halinde önümüze serecektir.


Yalan yanlış öğretilen tarihin perdelerini aralamak ve yüzyıllardır kemikleşmiş batıl inançların kirini pasını bu milletin üzerinden sıyırıp atmak…


Bir milletin kendi kimliğini yeniden bulması için çabalamak hatta gerekirse bütün bir ömrü bu uğurda feda etmek…
Çok zor bir hedef ve çok zor bir görev gibi duruyor değil mi?


Ord. Prof. Dr Ali Fuat Başgil; “Hayatın ve tutacağın yol hakkında tereddüde ve kararsızlığa düşüp de bir ışık aradığın zaman, fikrini ve reyini soracağın kimseyi iyi seç. Düşün ki, isabetsiz bir fikirden hareket ederek verdiğin karardan bütün ömrün boyunca pişmanlık duyman mümkündür. Fakat isabetli bir fikirden aldığın ışık ta bütün ömrünce yolunu aydınlatır.” diyor.


Peki, biz kimden fikir sorduk bunca yıl?
Fikrine değer verdiklerimiz kimlerdi?
Bize dair neyi bilirlerdi?
Bizim inançlarımızın hassasiyetine ne kadar sahiplerdi?
Bize yol gösterecek diye eteklerine sarıldıklarımız kimlerdi?
Hangi dine, hangi inanca hangi ahlaka sahiplerdi de biz onları bizden belleyerek “yol gösterin bize” dedik?


Başgil; “…Düşün ki, isabetsiz bir fikirden hareket ederek verdiğin karardan bütün ömrün boyunca pişmanlık duyman mümkündür. Fakat isabetli bir fikirden aldığın ışık da bütün ömrünce yolunu aydınlatır.” derken ne denli doğru söylediğini anlayabilmek için bu kadar çok yanılmak ve bu kadar çok mu acı çekmemiz gerekiyordu?


Bunca aldığımız darbeden hiç mi ders çıkartamadık biz? Biz bir ümmetin parçasıyken bizi birbirimizden sıyırıp atmalarına müsaade ettik. Ne tarihten ders alalım dedik ne de birbirimize sarılmayı akıl edebildik!
Aklımızı aldılar bizim elimizden aklımızı! 
Aklı olmayan doğruyu yanlışı birbirinden nasıl ayırsın?
Ayıramadık da!
Tarih sahnesine yazılanları haykırmak için çırpınanalara da kayıtsız kaldık!


Kâzım Karabekir Paşa’nın haykırıcasına söylediği gerçeğe kulak kesilmek zorundaydık oysa: “Genç nesillere tarihi, tek bir kişinin kahramanlığı üzerine kurarak anlatamazsınız. Bu, o kanlı mücadelede canını siper etmiş olan komutanlara, hele de Mehmetçiğe hakarettir. Onların hakkını nasıl yersiniz?” 
Her zaman gerçekleri her ne pahasına olursa olsun mutlaka haykırarak söyleyenler olacaktır. 


Peki, Karabekir Paşa “Allah hiçbir göze benim gördüklerimi göstermesin.” derken nasıl dehşetli hallere şahit olmuştu da bir asker olarak bu cümleler dökülüyordu dudaklarından!
Bu cümleler slogan değildi beyler!
Hakikatin ta kendisiydi!


Evlerimizde, rahat koltuklarımızda uzanırken, vatanperverlik adına attığımız sloganlar.... (ki sloganlar icraata geçmemizin önündeki en büyük perdedir.)


Meydanlara attığımız sloganlar, adeta bir tımarhane gürültüsünde arkamızdan kollarımızın bağlanması gibi gönüllerimizin bağlanmasıdır.


Zira şehitlerimiz şahadet şerbeti içmekten vazgeçmiyorken bizim “Şehitler Ölmez” dememizdir. “Şehitler Ölmez” derken bizim kollarımızı bağlayan tımarhane memuruna seslenmemizdir. Dilden çıkanın yüreğe inmemesi, sloganda kalması bizim sesimizin gürültü olmasından öteye geçememesidir. İçimizdeki aksiyon ateşinin meydanlarda etkisiz hale getirilme projesinin adıdır slogan. Düşman değiliz elbet slogana, bizim derdimiz korna sesinden ayrılmasıdır.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.