-->
Mevzu TV | Mevzu sadece haber değildir.

MİT Kumpası'nın 9'uncu yılı

GÜNLÜK MEVZULAR

MİT Başkanı Hakan Fidan'ın da aralarında olduğu bazı kamu görevlilerinin ifadeye çağrıldığı '7 Şubat MİT Kumpası'nın üzerinden 9 yıl geçti. Twitter hesabından bir açıklama yapan İletişim Başkanı Altun, "Bu kumpasın en önemli hedefi, milletimizin hizmetinde olan Recep Tayyip Erdoğan'ın ta kendisidir" dedi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, "Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne karşı açıktan giriştiği ilk operasyon" olarak tanımlanan ve MİT Başkanı Hakan Fidan'ın da aralarında bulunduğu bazı kamu görevlilerinin ifadeye çağrıldığı 7 Şubat 2012'deki "MİT kumpası"nın üzerinden 9 yıl geçti.

Emniyet ve yargı kurumlarının içine sızan FETÖ'cülerin, Türkiye Cumhuriyeti'nin çözüm sürecinde yürüttüğü politikalardan dolayı, MİT'i, terör örgütü PKK/KCK ile ilişki içindeymiş gibi göstererek 7 Şubat 2012'de, MİT Başkanı Hakan Fidan'ın da aralarında bulunduğu bazı görevlileri ifadeye çağırma ve yakalama kararı çıkarma şeklinde kurguladıkları kumpasa ilişkin 15'i firari 34 sanık hakkında açılan dava, İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinde görülüyor.

Haklarında dava açılan sanıklardan FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, olay tarihinde örgütün "yargı imamı" olan İlyas Şahin, "emniyet imamı" Çetin Özgür, "MİT mahrem hizmetler imamı" Murat Karabulut, "Marmara bölge imamı" Ali Rıza Tekinkaya, dönemin İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Serdar Bayraktutan, "emniyet mahrem imamları" Murat Tokay, Bekir Kalağası, Hüseyin Civan, Muhammet Bekar, Ramazan Yılmaz, MİT mahrem imamlarından Sunay Elmas, "Türkiye polis memurları ülke imamı" Kamil Bayram ve eski komiser Hüseyin Özkan ve avukat Murat Karkın "firari" durumda buluyor.
Dava kapsamında sanıklar eski emniyet müdürleri Yurt Atayün, Erol Demirhan, Ali Fuat Yılmazer, gazeteci Mustafa Gökkılıç ile Faik Şaşmaz, Kazım Aksoy, Nuh Mehmet Damacı, Ayhan Albayrak ise tutuklu bulunuyor. Davada, ayrıca başka suçtan tutuklu 5 sanık yer alıyor.

İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, iddianame ekinde yer alan belgelerin milli savunmaya ve milli güvenliğe ilişkin devlet sırrı olabilecek nitelikte belgeler olma ihtimali bulunduğundan devlet sırrı sayılmasına karar verip bu evrakın incelenmesinin ve belgelerden örnek alınmasının mahkeme heyeti haricinde kalan kişiler yönünden yasaklanmasına karar verdi.

Davanın 22 Haziran 2020'deki ilk duruşmasında MİT'i temsilen katılan avukat, yargılamanın kapalı oturumlarda yapılmasını talep etti. Mahkeme heyeti, kamu güvenliğini tehlikeye sokabilecek belge ve bilgilerin ortaya çıkma ihtimali nedeniyle ilgili yasa gereği duruşmaların kapalı yapılmasına, duruşma içeriğiyle ilgili yayın yasağı getirilmesine, ayrıca MİT Başkanlığına "müşteki" sıfatıyla davetiye tebliğine oy birliğiyle hükmetti.

32 "Mağdur" 1"Müşteki"
 
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, "mağdur" olarak şu isimler yer alıyor.

"61. Hükümet Başbakanı olan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 61. Hükümetin Başbakan yardımcıları Bülent Arınç, Ali Babacan, Beşir Atalay, Bekir Bozdağ, Emrullah İşler, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, İçişleri Bakanı Muammer Güler, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, o dönem MİT Müsteşarı olan MİT Başkanı Hakan Fidan, eski MİT Müsteşarı Emre Taner, eski MİT Müsteşar Yardımcısı Fatma Afet Güneş, eski MİT personelleri Yaşar Hakan Yıldırım ve Hüseyin Emre Kuzuoğlu."

İddianamede, MİT personeli M.Ö. ise "müşteki" olarak bulunuyor.

Hükümete Karşı İlk Operasyon

İddianamede, 15 Temmuz darbe kalkışmasına kadar geçen sürece bakıldığında, FETÖ/PDY'nin nihai hedefe ulaşmak için Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile güç mücadelesine girdiği anlatılıyor.
Bu kapsamda FETÖ'nün bazı kumpas davalarından örnekler verilen iddianamede, şu ifadeler yer alıyor:

"(Örgütün) Nihai hedefe ulaşmak için başlatılan eylemlerin ilk aşamasının Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, İzmir Askeri Casusluk, Tahşiye, Selam Tevhid, MİT tırları ve 17-25 Aralık gibi kurgu ve kumpas soruşturmalarla geçildiği, örgüt tarafından gerçekleştirilen bu eylemlere 7 Şubat 2012'de MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılması ile hız verildiği anlaşılmıştır. MİT soruşturması aslında FETÖ'nün seçilmiş Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni yıkmaya yönelik ilk teşebbüstür."

Türkiye Cumhuriyeti'nin çözüm sürecinde yürüttüğü politikalardan dolayı, MİT'i, PKK/KCK ile ilişki içindeymiş gibi göstererek MİT görevlilerinin ifadeye çağrılması, evlerinde arama yapılması ve haklarında yakalama kararı çıkarılmasının o tarihte Başbakan olan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ameliyat olacağı güne denk getirildiğine vurgu yapılan iddianamede, "Bu şekilde kurgulanan operasyon, nihai hedefi seçilmiş meşru hükümeti devirmek olan emniyet, MİT ve yargı organlarına sızarak yerleşmiş olan FETÖ/PDY'nin, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne karşı açıktan giriştiği ilk operasyondur." değerlendirmesine yer veriliyor.

FETÖ/PDY'nin, karşı olduğu çözüm sürecini engellemeye çalıştığı bildirilen iddianamede, bu doğrultuda, kapatılan İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığında savcı olarak görev yapan, sonraki süreçte FETÖ kapsamında ihraç edilen Bilal Bayraktar ve Sadrettin Sarıkaya'nın, PKK/KCK soruşturması yürüttüklerine vurgu yapılıyor. 

İddianamede, Bayraktar ve Sarıkaya'nın, soruşturma kapsamında birden fazla şüpheli ile beraber dönemin MİT Müsteşarı olan MİT Başkanı Hakan Fidan, eski MİT Müsteşarı Emre Taner, eski MİT Müsteşar Yardımcısı Fatma Afet Güneş, eski MİT personeli Hüseyin Emre Kuzuoğlu ve Yaşar Hakan Yıldırım ile Mustafa Özer hakkında "PKK/KCK'ya bilerek yardım etme ve soruşturmanın gizliliğini ihlal" suçlarından soruşturma başlattıkları hatırlatılıyor.

İddianamede, 13 Eylül 2011'de kamuoyunda "Oslo görüşmeleri" olarak bilinen ses kayıtlarının basına sızdırıldığı belirtilerek, 20 Aralık 2011'de müşteki M.Ö.'nün soruşturma kapsamında MİT adına çalıştığı bilindiği halde evinde arama yapılarak gözaltına alındığı, sanık Bilal Bayraktar tarafından 23 Aralık 2011'de ifadesi alınan müştekinin aynı gün salıverildiği aktarılıyor.

Hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulan M.Ö.'nin savcılık ifadesinin soruşturma dosyasında gizlilik kararı bulunduğu halde basına sızdırıldığı, hatta Taraf gazetesi web sitesinde müştekinin isim ve soy ismiyle birlikte fotoğrafının yayımlandığı anımsatılan iddianamede, bu şekilde M.Ö.'nün MİT adına çalıştığı deşifre edilerek PKK/KCK'ya hedef gösterildiği, can güvenliğinin tehlike altına girdiği kaydediliyor.

"BAŞBAKAN'IN AMELİYATA GEÇ GİRMESİ İLE KUMPAS BOZULDU"

Söz konusu kumpas soruşturma ile örgüt mensuplarının, MİT ile ilgili kamuoyunda "PKK ile organize hareket eden teşkilat" algısı oluşturdukları, 7 Şubat 2012'de MİT soruşturmasıyla yargıyı kullanarak, bir yandan kendilerinden olmayan MİT yönetimini bertaraf etmek, MİT'i ele geçirmek, bir yandan da aynı soruşturmayla hükümetin terör sorununu çözmek amacıyla başlattığı çözüm sürecini durdurmak için harekete geçtiğine dikkat çekilen iddianamede, 7 Şubat 2012'de saat 17.00'de MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı ve 4 MİT görevlisini telefonla arayan savcının, "İfade vermek üzere makamıma bekliyorum." dediği belirtiliyor.

İddianamede, MİT yöneticilerinin, hükümetin ve Başbakan'ın "terör örgütüne yardım"la suçlanmak istendiği, Hakan Fidan'ın gözaltına alınması maksadıyla gayret gösterildiği, gözaltına alınmasıyla birlikte, "emri Başbakan'dan aldığı" algısıyla o zaman Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ve hükümetin istifaya zorlanması ve hatta devrilmesinin planlandığı anlatılarak, bu kurgu ve kumpas soruşturmasının, istihbarat görevlileri hakkında soruşturmaların izne bağlanması sistemine geçilmesi ve Başbakan'ın ameliyata geç girmesiyle bozulduğu ve önlendiğine işaret ediliyor.

"7 ŞUBAT MİT KUMPASI" İÇİN ABD'YE GİTTİLER
 
Örgütün kumpasa ilişkin yaptığı toplantı ve toplantı öncesinde iki FETÖ'cü mahrem imamın Amerika'ya gittiğinin tespit edildiğine yer verilen iddianamede, 15 Temmuz darbe girişiminde olduğu gibi örgütün emniyet imamı "Kozanlı Ömer" kod adlı Osman Hilmi Özdil'in yardımcısı konumunda bulunan ve elebaşı Fetullah Gülen'le doğrudan görüşen firari sanıklar Çetin Özgür ve İlyas Şahin'in talimatı alma ve örgüt üyelerine iletmek üzere ABD'ye gittiklerinin belirlendiği anlatılıyor.

İddianamede, örgüt elebaşından doğrudan alınan talimat sonrası örgütün emniyet ve yargı imamlarının ülkeye geri dönüşlerinin akabinde Ankara Kızılcahamam'da toplantı tertip edildiği belirtilerek, örgüt hiyerarşisi gereği FETÖ elebaşının talimatının emniyet birimlerine iletilmesinin örgütün "Marmara Bölge İmamı" olan "Arif" kod adlı sanık Ali Rıza Tekinkaya tarafından organize edildiği ifade ediliyor.

İddianamede, söz konusu toplantıya örgütün sözde emniyet, yargı ile MİT imamlarının katıldığının ve toplantıya katılanlar arasında Rus Büyükelçi Andrey Karlov suikastine ilişkin davada firari sanık olan Murat Tokay ve Ahmet Kılınçarslan ile ABD'deki Hakan Atilla davasının hakimi Richard Berckman'ı 2014 yılında İstanbul'da ağırlayan hukuk bürosunun ortağı Murat Karkın'ın da olduğunun belirlendiği aktarılıyor.

İddianamede yer alan bilirkişi raporunda, "13 Ocak 2012'de Diyarbakır DTP il binasında yapılan aramada ele geçirildiği iddia edilen Oslo'daki görüşmelere ait ses kayıtlarının olduğu harddiskleri FETÖ'nün yerleştirdiği" belirtiliyor.

ESKİ POLİS MEMURU Ş.E.'NİN İFADESİ

Dosya kapsamında eski polis memuru Ş.E. hakkında da ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildi. Kararda, Ş.E.'nin şu ifadeleri yer buldu: 

"... Ancak tam kesin tarihini bilmemekle birlikte şubatın ortalarında büro amir yardımcısı Ayhan Albayrak (sanık) bir konuşmasında 'Hakan Fidan ifadeye gelseydi Sadrettin Savcı tarafından kesin tutuklanacaktı.' dediğini hatırlıyorum."

Meslekten ihraç edilen ve "7 Şubat MİT Kumpası" soruşturmasını yürüten savcılar Bilal Bayraktar ve Sadrettin Sarıkaya hakkında ise Yargıtay'da aynı konuyla ilgili yargılandıkları için kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildi. 

MÜTALAADA İSTENEN CEZALAR

İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, firari sanıklar FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, olay tarihinde örgütün "yargı imamı" İlyas Şahin, "emniyet imamı" Çetin Özgür, "MİT mahrem hizmetler imamı" Murat Karabulut, "Marmara bölge imamı" Ali Rıza Tekinkaya, dönemin İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Serdar Bayraktutan, "emniyet mahrem imamları" Murat Tokay, Bekir Kalağası, Hüseyin Civan, Muhammet Bekar, Ramazan Yılmaz, MİT mahrem imamlarından Sunay Elmas, "Türkiye polis memurları ülke imamı" olan Kamil Bayram ve eski komiser Hüseyin Özkan ve avukat Murat Karkın ile 1 tutuksuz sanığın dosyasını ayırdı.

Yargılama sürecinde duruşma savcısı 15 Ocak'ta davaya ilişkin esas hakkındaki mütalaasını mahkemeye sundu.

Mütalaada, sanıklardan eski emniyet müdürleri Yurt Atayün, Ali Fuat Yılmazer, Kazım Aksoy, Erol Demirhan, Nuh Mehmet Damgacı, Ayhan Albayrak, Oğuzhan Ceylan ve Erkan Ünal'ın, "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs", "görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte düzenlemek" ve "soruşturmanın gizliliğini ihlal" suçlarından ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet ile 4 yıl 6 aydan 12 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılmaları istendi.

Mütalaada gazeteci sanık Mustafa Gökkılıç'ın "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "soruşturmanın gizliliğini ihlal" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 1,5 yıldan 4,5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi

Sanıklar Faik Şaşmaz, Fazıl Adnan İzgi, Mehmet Deveci ve Veli Tuluy'un "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezalarına çarptırılmaları istenen mütalaada, sanık Aykut Güçlü'nün "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan, diğer sanıklar Sebahattin Kaplan, Musa Metin, Bilal İrice ve Ahmet Kılınçarslan'ın "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs", "soruşturmanın gizliliğini ihlal" ve "resmi bir belgeyi sahte olarak düzenlemek" suçlarından beraatleri yönünde karar verilmesi istendi.

Sanıklar ve avukatları ilerleyen günlerde yapılacak duruşmalarda mütalaaya karşı savunmalarını yapacak. Savunmaların ardından mahkeme heyetinin dosyayı karara bağlaması bekleniyor.

İLETİŞİM BAŞKANI ALTUN'DAN AÇIKLAMA

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da konuyla ilgili Twitter hesabından bir paylaşımda bulundu. FETÖ'nün, MİT müsteşarı ve üst düzey MİT yetkililerini yürüttükleri asli görevlerinden dolayı yargılamaya çalışarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni hedef aldığını belirten Altun, istihbarat kurumlarının, devletlerin güvenlik politikalarıyla ilgili birçok gizli görevi, istihbaratın kendisine has kurallarıyla ifa ettiğini vurguladı.

"EN ÖNEMLİ HEDEF RECEP TAYYİP ERDOĞAN"
Bu anlamda, hükümetin emrinde görev icra eden MİT'in faaliyetlerini hedef almanın, aslında bağımsız Türkiye'yi ve devleti hedef almak anlamına geldiğine işaret eden Altun, şu ifadeleri kullandı:

"Türkiye'nin ekonomik ve siyasi olarak uluslararası alanda hızlı bir yükselişe geçtiği, devletimizin istikametinin yalnızca Ankara'dan belirlenmeye çalışıldığı bir dönemde gerçekleşen bu kumpasın en önemli hedefi, milletimizin hizmetinde olan Recep Tayyip Erdoğan'ın ta kendisidir. FETÖ'nün yargı içindeki örgüt elemanlarıyla başlattığı bu kumpas yine Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın üstün liderliği ve kararlı duruşuyla bertaraf edildi. Liderimiz, aziz milletimizden aldığı güçle, devletimizi ve milletimizi bu cendereden çıkardı.

"HER TÜRLÜ HAİN GİRİŞİM BERTARAF EDİLECEK"

Cumhurbaşkanımızın yalnızca aziz milletimizle birlikte yürüttüğü kutlu mücadele, Gezi kalkışmasını, 17/25 kumpaslarını ve 15 Temmuz darbe girişimini de akamete uğratmıştır. Aziz milletimiz Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bundan sonra da her türlü hain girişimi bertaraf edecektir."

Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.