-->
Mevzu TV | Mevzu sadece haber değildir.
2020-12-14 09:04:55

Cennet'teki Mutsuzluk... Cehennem'deki Huzur...

Elif Coşkun

14 Aralık 2020, 09:04

Cennet'teki Mutsuzluk... Cehennem'deki Huzur...

Mutlu olmak için her şeyimiz olsun istedik.

Çay kahve günlerinde ayağa dolanan çocuklar çok can sıkıcı değil mi?

"Tatlım, hayat çok zor" sohbetleri ediyoruz binlerce liralık yemek takımlarıyla süslenmiş, 8 çeşit pasta, börek sunulan fakir soframızda...

Evde her köşede bilgisayarıyla ders yapan çocuklar özgürlüğümüzü kısıtlıyor muhtemelen. Gezme günlerimiz tükendi resmen...

Çamaşırı yıkayan makinenin bitirmesini beklemek çok yorucu olmaya başladı artık.. Hele bulaşıklar! Evde kalan çocuklar sürekli bir şeyler yer oldu, yerlere koltuklara döktükleri kırıntıları süpürmek bel ağrıtıyor değil mi?

Her gün yemek yapmak o kadar zor ki, pizza hamburgerle çocukları şişirmek daha kolay ve iş görür mü oldu yani?

Bilmem kaçıncı ayakkabının mavi rengini alamadık çocuğa...Hay Allah... Ya yeni çıkan çizgi film kahramanının oyuncağı? Arkadaşına özenip, psikolojisi mi bozulsun kızımızın?

Sekiz yaşındaki oğlumuzun artık bir cep telefonu olmalı, akşam mutlaka söylenmeli babaya..

Araçlarımız dört tekerlekli, muhtemelen yakın zamanda daha üst bir modelle değiştirmeyi düşünüyoruz. Araba koltuğuna bağlı çocuğun özgürlüğü de kısıtlanıyor gibi ama idare ediyoruz, kurallar silsilesi pek tabii...

Bugün hangi kıyafeti giyeceğimize giyinme odamızdaki devasa dolaplar karşısında karar vermek çok zor oluyor. Anlıyorum.

Her an yanan kaloriferlerin üzerinde sürekli biriken tozları silmekte nerden çıktı simdi? Arabalar, evler sıcak, kazak giydirmez oldu bize. Halbuki şu markanın kazağını çok hevesle almıştık, bir türlü sırası gelmedi aksilik... Unutmadan, cep telefonuna ücretli oyun yüklememiz için ağlayan çocuğumuzu da kırmayalım lütfen:)

Ne kadar şanslı bir Afrikalı anne..

Yalınayak çocukların ayakkabı derdi yok, toprağa basan çocuklar, enerjilerini sürekli pozitife dönüştürerek yaşıyorlar hayatlarını belli ki.. Fast food u öğretememiş çocuklarına...

Başında taşıdığı kazanda muhtemelen kirli çamaşırlar. Sanırım, su bulmak zor olduğundan, bir dere kenarına sabahın ilk ışıklarında giderek, bir yandan çocukları çalı çırpıyla yaptığı oyuncaklarla oyalayarak üstesinden gelebilmiş yıkama işinin.. Dönerken de bulduğu odunlarla evde ya yemek pişirecek, ya da ateş yakacak ailece etrafında toplanıp şarkılar söylemek için.

Giysileri hangi marka belli olmuyor, seçemedim.. Annenin başörtüsü de hangi evladiyelik parça siz anlayabildiniz mi? Eve vardığında hazırlayacağı yarın ki kombinini mi düşünüyordur acaba yol boyu? Her şeyden önemlisi üç çocuk, başının üstündeki leğen ve odunları götürebiliyor olmasına mı şaşırmalı peki?

Bisikletimiz var, elhamdülillah diyordur besbelli...

Sahi kaçıncı oyuncağı alıyoruz bugün çocuğumuza?

E hadi o zaman avm ye...hem yemek çıkar aradan, hem oyuncaklar. Mavi ayakkabıyı da aldık mı iş tamam... Makinelerde evde çalışa dursun. Yardımcımız gelir halleder nasılsa... Sıcak kaloriferin üzerini silmeyi unutmamasını da not bırakalım aynanın kenarına.

Yarın daha yorucu bir gün olacak belli ki.. Sırada teknolojik marketten çocuğa alacağımız cep telefonu, gitmişken bir Ipad de iliştiririz yanına. Bunları düşünmenin ağırlığı ve zorluğuyla şimdi dalalım rüyalara..

Kim bilir;

Kimine göre gün aydın olur...

Kimine göre şükürsüz bir gün daha...

Yorumlar (12)

A.Y. 3 Yıl Önce

Günümüz insanının sorunsalı.

Uğur değirmenci 3 Yıl Önce

Ağzınıza sağlık, çok güzel betimlemissiniz.

Degil. 3 Yıl Önce

Cagin gerekliliklerini fazla , israf olarak gösterip somali fotosu koyarak haline şükret yavaşça bırak o telefonu diyen klasik bir yazi.

Hüseyin Byrktr 3 Yıl Önce

"Allah inşAllah sınavımız, merhametiyle yapar, adaletiyle yaparsa yandık. Yoksa biz doymak için yemek seçerken, açlıktan ölen bir çoçuklar aynı terazıyla tartışmamız mümkün değil" Yüreğinize ve kaleminize sağlık Elif hanım.

Gökçe 3 Yıl Önce

Kalemine sağlık...

Gönül Keçeyapan 3 Yıl Önce

Halimize şükretmeyi bilmeli ve çocuklarımıza öğretmeliyiz şu kısıtlamalı günlerde biraz farkına vardık elbet ! Olmasa da olurmuş dediğimiz o kadar şey oldu ki ...

Damla 3 Yıl Önce

Sade dili ve sohbet havasıyla ayna tuttu. Böylece her kelimeyle evlerimizi, aileleri gözümde daha net canlandirdim. Resme bakmışım ama taa makalenin ortasına kadar "resmi görmemişim". ilkin cocuguyla bisitletli bir kadın gördüm. Neden sonra yazıyı okudukça daha dikkatli baktım ve insanüstü yaşamı gördüm. Meğer neler neler anlatıyormuş. Silkinip kendimize çeki düzen vakti için güzel bir makale . Kaleminize sağlık. Devam yazıları sabırsızlıkla bekliyorum..

Damla 3 Yıl Önce

Sade dili ve sohbet havasıyla ayna tuttu. Böylece her kelimeyle evlerimizi, aileleri gözümde daha net canlandirdim. Resme bakmışım ama taa makalenin ortasına kadar "resmi görmemişim". ilkin cocuguyla bisitletli bir kadın gördüm. Neden sonra yazıyı okudukça daha dikkatli baktım ve insanüstü yaşamı gördüm. Meğer neler neler anlatıyormuş. Silkinip kendimize çeki düzen vakti için güzel bir makale . Kaleminize sağlık. Devam yazıları sabırsızlıkla bekliyorum..

İbrahim turgut 3 Yıl Önce

Tebrikler.Hele bir bu gerçekleri bırakın çevreyi çocuklarınızla bir paylaşın da göreyim sizi.uyumsuz herşeye karışan birisi olursunuz Ama böyledir diye tebliğden caz geçecek değiliz.ELALEM DEGİL ELALİM NE DER.Siarimiz bu.

Süreyya 3 Yıl Önce

Malesef doyumsuzluk ve kanaatsizlik devrimizin önemli hastalığı. Yazıda da çok güzel anlatılmış. Umarım kapanan gözler açılır...

Nesibe Saliha 3 Yıl Önce

Refah seviyesi arttıkça mutluluk oranı azalıyor. Hayatımıza giren her kolaylaştırıcı unsur karşılığında manevi bir olguyu tüketiyor

İbrahim BOSTANCI 3 Yıl Önce

Öyle doyumsuz oldukki, bu yetmiyormuş gibi birde bizden sonraki nesillere bunu aşılar oluk. Oysaki daha dün elektriksiz köylerimiz vardı, yemekte önümüze ne gelirse yerdik, şükrederdik. Ancak zamanla herşeyin iyisini arar olduk, elimizdekine şükretmeyip, kapitalizmin bize empoze ettiği, herşeye ve herşeyin iyisine sahip olma arzusu... İhtiyacımızı gidermek yerine, nefsimizin esiri olup sınırsız sahip olma arzusu!!! İşte geldiğimiz nokta bu. ALLAH sonumuzu hayreyleye. Durumumuz vahim ama asıl dahada vahim olan biz bu durumdayken, bizden sonraki nesillerin bu çukura dahada derin düşecek olması. Kendimizemi üzülelim yoksa bizden sonrakileremi ağlayayım bilemedim

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.